22 Ağustos 2013 Perşembe

Duyguları Anlayan Bilgisayar


Yüz ifadeleriniz sizin hakkınızda ne söylüyor?
Yeni teknoloji sayesinde, mutlu mu, üzgün mü ya da sıkılmış veya zevkten dört köşe olup olmadığınızın anlaşılabileceği iddia ediliyor.
şirketlerin internetteki reklamlarına nasıl tepki verildiğini öğrenme şansı olduğu söyleniyor.
Biyometrik izleme yöntemi, izlenmeye izin veren insanların yüz ifadelerinin belirlemek için, standart bir web kamerası kullanıyor.
Teknoloji şu anda büyük bütçeli reklam kampanyaları başlatılmadan önce, gönüllü kullanıcıların nasıl tepki verdiğini görmek için kullanılıyor.


Bu yöntemi kullanan Realeyes şirketinin Genel Müdürü Mihkel Jäätma şunları söyledi:
“Bilgisayar programı, kaşlar, ağız ve göz çevresinde nasıl hareket olduğunu belirliyor. Herkes için aynı olan altı evrensel duygu dizisi var. İnsanların nereli veya kaç yaşında oldukları fark etmiyor. Bilgisayarlara, işte bu duyguları yüzlerden okumayı öğrettik. Biz bu teknolojiyle, gelecekte reklamların kullanıcılar için daha anlamlı, daha az rahatsız edici ve daha az saldırgan olmasının sağlanmasını umuyoruz.”
Değerlendirilen ifadeler arasında kafa karışıklığı, öfke, şaşkınlık ve tiksinti tepkileri de var.
Jäätma, bu teknolojinin raklamdan başka alanlarda da işe yarayacağını kaydediyor.
Realeyes yöneticisi, “Kullanıcıların neler hissediklerini anlayan bir bilgisayarın, insanlara, pek çok yararı olacaktır” diyor ve ekliyor:
“Bir web sitesinin, aradığım şeyi bulamadığım için mutsuz olduğumu anladığını düşünün? Bu tür bir veri toplama, büyük bir internet deneyiminin parçası olacaktır.”

Sosyal medyada bu fotoğrafları paylaşmayın!

Facebook’ta sık sık kendi fotoğraflarınızı paylaşmak yakınlarınızı sizden uzaklaştırıyor.
İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, sosyal medyada fotoğraf paylaşmak konusunda rekor Rihanna’nın elinde. Rihanna, Instagram’da bu denli sık fotoğraf paylaşarak en yakınlarını kendisinden uzaklaştırıyor.
New York Daily News’in haberine göre, uzmanlar bu tarz fotoğrafların pek çoklarına sıkıcı geldiğini savunuyor. Araştırmayı yürütenlerden Dr. David Houghton, konuyla ilgili “Genelde anne babasından yeterli ilgili görmeyen insanların başvurduğu bir yol bu. Bir nevi ilgi çekmek için yapılıyor” diyor.
Bunun narsistik olduğunu savunan uzmanlar, zamanla “kabul edilebilir” hale geldiğini de itiraf ediyorlar. “Koskoca bir ülkenin devlet başkanının kızı bile katıldığı bir açılışta çektirdiği fooğrafı paylaşıyorsa siz neden lise ya da üniversite fotoğrafınızı paylaşmayasınız?”
Uzmanlar, “İlle de fotoğraf paylaşmak istiyorsanız, bu, günde 3 taneyi geçmesin” diyor.
‘LÜTFEN BUNLARI PAYLAŞMAYIN’
Bikinili fotoğraflar: “Rihanna’nın bikinili fotoğraf paylaşması, sizin de paylaşmanız gerektiği anlamına gelmiyor. Rihanna paylaştığında bunu normal karşılayan yakınlarınız, siz paylaştığında aynı hoşgörüyü göstermeyeceklerdir.” Araştırmayı yürüten isimlernden biri olan Spira, sosyal medya kullanıcılarını “Anne babanız görmüyorsa bile, o fotoğraflarınızı çocuklarınız, patronunuz görebilir. O nedenle paylaşmayın” sözleriyle uyarıyor.
Bir ilişkiniz varsa: Kadınların sosyal medyayı aktif kullanan erkeklerden daha çok hoşlandığını söyleyen Spira, bu konuda çiftlerin de dikkatli olması gerektiğini söylüyor. “Paylaştığınız o fotoğrafları partneriniz ve hatta onun ailesi de dahi görebilir. Siz en son ne yaptığınızı paylaşacaksınız diye ayrılmaya değer mi?”
Paylaşmaya değer mi?: “‘Çoook yorgunum’ fotoğrafları paylaşmak yerine güzel bir partiden veya düğününüzden veya Ryan Gosling size doğru koşarken çekilen bir fotoğrafranızı paylaşabilirsiniz. Yani gerçekten paylaşmaya değer bir şey varsa paylaşın lütfen.”

Ölüm Anındaki Görülen Beyaz Işığın Sırrı

Bilim insanları, ölümün eşiğinden dönen kişilerin ‘tünelin ucunda’ gördüğü beyaz ışığın sırrını çözmüş olabileceklerini söylüyor.
Uzmanlar, bu durumun beyindeki elektrik dalgalarının aniden yoğunlaşmasından kaynaklanabileceğini açıkladı.

ABD’deki Michigan Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, ölmek üzere olan sıçanların beyin dalgalarında yüksek seviyede aktivite gözlendi.
Araştırmacılar bu dalgaların insan beyninde algılama düzeyinin artmasına neden olabileceğini düşünüyor.
Kalbin durmasından 30 saniye sonra
Dr. Jimo Borjigin, sonuçları Amerikan Bilimler Akademisi’nin dergisinde yayımlanan araştırmalarıyla ilgili olarak “Birçok insan klinik ölümden sonra beynin aktif olmadığını ya da çok az aktif olduğunu, beynin normale göre daha az faal olduğunu düşünür. Biz bunun böyle olmadığını ortaya koyduk. Aksine ölüm anında beyin daha aktif” dedi.
Ölümden dönen kişiler, parlak beyaz ışıklar gördüklerinden, ruhlarının bedenlerini terk ettiğini hissettiklerinden ve hayatlarının film şeridi gibi gözlerinin önünden geçtiğinden söz ediyor.
Şimdiye kadar insanlarla yapılan çalışmalar bu anlatımlara pek açıklık getiremedi.
Michigan Üniversitesi, ölümden dönen kişilerin anlattıklarının sırrını çözebilmek için ölmek üzere olan dokuz sıçanı izledi.
Hayvanların kalbinin durmasından sonraki 30 saniye içinde gama salınımları olarak bilinen yüksek frekanslı beyin dalgalarında ani bir yükselme tespit edildi.
Dr. Borjigin insanlarda da benzer bir durum yaşanmasının olmasının mantıklı olduğunu, beyinde faaliyetlerin yoğunlaşması ve algılama seviyesinin artmasının, ölüm anı deneyimlerini açıklayabileceğini söyledi ve ekledi:
“İnsanların ışık görmeleri, beynin görme merkezinin yüksek seviyede uyarılmasından kaynaklanabilir.”

BlackBerry’e bir darbe de microsoft’tan

Yeni bir araştırma son günlerde zor zamanlar geçiren BlackBerry için karanlık bir tablo çizdi.
BlackBerry'e bir darbe de Microsoft'tan
BlackBerry’e bir darbe de Microsoft’tan
Yazılım devi Microsoft’un akıllı telefon pazarında Windows işletim sistemine sahip telefonların satışıyla Kanadalı cep telefonu üreticisi BlackBerry’i geride bıraktığı ortaya çıktı.

Araştırma şirketi Gartner’a göre, Microsoft’un ikinci çeyrekte akıllı telefon pazarındaki payı yüzde 3,3 oldu.
ANDROID VE APPLE’DAN SONRA GELİYOR
Microsoft bu şekilde akıllı telefon pazarında Android telefonlar ve Apple’dan sonra üçüncü sırada yer aldı.
Akıllı telefon pazarında ilk sırada yüzde 79 ile Google’ın Android sistemini kullanan telefonlar yer alıyor.
Apple ise yüzde 14,2’lık pazar payıyla ikinci sırada.
Gartner’ın kıdemli araştırma analisti Anshul Gupta, “Microsoft pazar payını ve satış hacmini ikinci çeyrekte artırdı. Ancak şirketin kullanıcılar arasında çekiciliğini artıracak adımlar atmaya devam etmesi gerekiyor” diye konuştu.
BLACKBERRY ÜZERİNDEKİ BASKILAR ARTTI
Yazılım sektörünün önde gelen şirketi Microsoft’un bile satışlarını artırması, halihazırda Apple cve Android işletim sistemini kullanan telefonlarıyla öne çıkan Samsung ile rekabette zorlanan BlackBerry üzerindeki baskıyı artırdı.
BlackBerry büyük umutlar bağladığı yeni modeli BlackBerry 10 modelinin satışında istediği rakamlara çıkamadı.
SATIŞ GÜNDEME GELDİ
Şirket, Pazartesi günü aralarında satışın ağırlıklı olarak düşünüleceği gelecek seçeneklerini masaya yatırmak için bir komite kurduğunu açıkladı.
IHS Electronics’ın mobil stratejiler analisti Daniel Gleeson, CNBC’ye yaptığı açıklamada, “Bütün bunlar BlackBerry için şaşırtıcı değil. BlackBerry marka olarak Endonezya ve Kolombiya gibi gelişen pazarlarda bile değer kaybediyor” dedi.

Gmail için şok edici itiraf

   Google : Bilgilerinizin gizli kalmasını beklemeyin ...



     Teknoloji devi, Gmail hesabı üzerinden e-posta gönderen kullanıcıların 'iletişimlerinin gizli tutulduğuna dair makul bir beklentisi olmaması gerektiğini ifade etti.

     Söz konusu ifade büyük tartışma, yaratırken, Google, 'bilgilerin kesinlikle paylaşılmadığını, üçüncü partilere açık e-postaların rutin işlemlerden geçirildiğini belirtti.' Şirket, davacıların bu durumdan haberdar olduğunu öne sürdü.



     Dünyanın bir numaralı arama motoru, Google, yüz milyonlarca internet kullanıcısının hesabı bulunan Gmail e-posta hizmeti hakkında süpriz bir açıklama da bulundu.

     Google, ABD'de mahkemeye sunduğu bir raporda, '425 milyon kullanıcısının, bir diğer kullanıcıya e-posta gönderdiği zaman, e-posta içeriğinin gizli kalacağına dair bir beklentide bulunmaması gerektiğini dile getirdi.

     Teknoloji dünyasında dün bomba etkisi yapan açıklama, ABD’li Consumer Watchdog adlı denetmele örgütü tarafından ortaya çıkarıldı.

     Arama motoru devi Google'ın bir mahkemeye sunduğu raporda, yüz milyonlarca kullanıcısını şaşırtan bir açıklama ortaya çıktı.
Google’ın mahkemeye yaptığı açıklamanın, Ulusal Güvenlik Dairesi’yle (NSA) olan bağlantıları konusunda açıklama yapması için baskı gördüğü döneme gelmesi de dikkat çekti.
‘GOOGLE BAKLAYI AĞZINDAN ÇIKARDI’
Yüz milyonlarca internet kullanıcısının e-posta yazışmalarının gizliliği konusunda büyük şüphe uyandıran gelişme, tüm dikkatleri Google’ın üzerine dikti.
Consumer Watchdog gizlilik projesi müdürü John Simpson, “Google en sonunda gizliliğe saygı göstermediğini kabul etti” ifadesini kullandı. Simpson, “Kullanıcılar bu açıklamaya dikkat etmeli… Eğer e-posta hesabınıdaki kişilerin gizliliğini umursuyorsanız, Gmail kullanmayın” dedi.
GOOGLE’A DAVA AÇILMIŞTI
Google’ın Gmail hakkındaki açıklaması, şirkete yönelik bir dava nedeniyle geçtiğimiz ay mahkemeye gönderdiği raporda ortaya çıktı. Google, kullanıcılarına doğru reklam içeriği göndermek için, Gmail dışındaki hesaplardan gelen e-postaların gizliliğini ihlal etmekle suçlanmış ve grup davası açılmıştı.
Guardian sitesinin verdiği bilgiye göre, Haziran ayında açında açılan davada, Google haksız bir şekilde e-postalara girmek, içeriklerini okumak ve bu içeriklere gizliliği ihlal ederek erişmekle suçlanmıştı.
Davada, Google’ın yıllardır sistematik bir şekilde ve bilinçli olarak insanların özel bilgilerine eriştiği iddia edildi.
GOOGLE’DAN SAVUNMA
Google, savunmasında, ‘davacıların Gmail’in sunulmasından bu yana var olan ve günlük rutin kabul edilen hizmetlerini suçlu göstermek istediğini’ belirtirken, ‘tüm kullanıcıların, e-postalarının otomatik işlemden geçtiğini beklemesi gerektiğini’ belirtti.
Google, “Gönderdiğiniz e-posta, gönderilen kişi yerine asistanı tarafından okunabileceği gibi, kullanıcılar e-postalarının ECS (elektronik iletişim hizmeti) taradından işlenmesi karşısında şaşırmamalı” savunmasını yaptı.
Google avukatları ise ‘suçlamada, taraflar arasındaki iletişim ve belli iletişim durumları hakkında iddia edilen gizlilik beklentisinin oluşması için çok az şeyin ileri sürüldüğü’ belirtildi.
ÜÇÜNCÜ PARTİLERLE PAYLAŞIMI İLGİLENDİRİYOR
Google’ın açıklamaları, özellikle 1979 yılında ABD Yüksek Mahkemesi tarafından karara bağlanan Smith V Maryland davasıyla bağlantılı. Google’ın bir açıklaması, ABD’de gizli telefon dinlemeleri ve gizlilik hakkı beklentisi tartışmalarının yapıldığı dönemdeki davadan alıntıyı içeriyor.
Bu alıntı, “Bir kişinin, gönüllü olarak üçüncü partilere teslim ettiği/sunduğu bilgilerin gizliliği için meşru bir beklentisi olamaz.”
Smith v. Maryland davasında, ABD Yüksek Mahkemesi ‘üçüncü parti doktrinini’ desteklemiş ve “üçüncü parti bir iletişimde yer aldığınız takdirde, yasal olarak uygulanabilir gizlilik haklarını kaybettiğinizi” belirtmişti.
VentureBeat sitesinin altını çizdiği hususta, Google, “Gmail kullanıcılarının üçüncü parti doktrinini aktif hale getirdiğini’ belirtiyor.
‘BİLGİ PAYLAŞIMI SÖZ KONUSU DEĞİL”
Google, Gmail içeriklerine erişildiği tartışmalarında, ‘içeriklerin kesinlikle paylaşılmadığını’ belirtti.
Google’ın bir sözcüsü, dün yaptığı açıklamada, “Kullanıcılarımızın güvenliği ve gizliliğini çok ciddiye alıyoruz. Bu durumun aksini iddia eden haberler gerçek dışıdır. Gmail’de sektörün öncüsü güvenlik ve gizlilik içerikleri sunduk. Bir Gmail kullanıcısına kim e-posta gönderirse göndersin, söz konusu güvenlik içerikleri devrededir” ifadesini kullandı.
Açıklamada ek olarak şu bilgiler verildi:
“İlk olarak, Google, Gmail kullanıcılarının gizlilik beklentisi olmaması gerektiğini tartışmamaktadır. Smith v. Maryland davasıyla ilgili olan kısım, Gmail kullanıcılarının gizlilik beklentisi olamayacağı anlamına gelmemektedir… Tam tersine, ifade edilmek istenen durum, Gmail kullanıcısı olmayıp Gmail kullanıcılarına e-posta atan kişilerin, alıcıya sunulan rutin hizmet kapsamında e-postasının işlemden geçeceğidir. Bu durum, Gmail kullanıcısı olmayan kişilerin, Gmail kullanıcısına gönderdiği e-postanın Google tarafından işlemden geçirilmeyeceğine dair beklentide bulunmamasıdır (bu ‘gizlilik beklentisi’ olarak ifade edilir). E-postalar, tabii ki Google tarafından işlemden geçirilecektir. Gmail kullanıcılarının diğer e-posta hizmetlerine gönderdiği e-postalar için de aynısı geçerlidir.”
“Örneğin, Gmail kullanıcılarına e-posta gönderen kişiler, Google’ın bu e-postaları spam ve ya virüs taramasından geçirmesine karşı şaşırmamalıdır. Bu durum, mahkemeye sunulan raporda ayrı bir kısım olarak belirtilmiştir: “Gmail olmayan müşterek davacılar aynı zamanda delaleten mesajlarının otomatik işlemden geçirilmesine razıdır.”

Böcek Başına 5 Bin Dolar

   Google, 'bug' takipçilerine ödediği ödülün 2 milyon dolara ulaştığını açıkladı. 

Google, Facebook, Böcek, Bug, WhiteHat, Beyaz Şapka, Ödül, Mark Zuckerberg
Google ve Facebook Bug Hatalarına Para Ödüyor

     Eğer google ve Facebook gibi büyük teknoloji şirketlerinin 'böceklerini' bulan biri iseniz, son günler sizin için oldukça karlı geçmiş demektir. :)

     Google, sistem hatası anlamına gelen 'bug' takipçilerine ödediği 2 milyon dolara ulaştığını açıkladı. Şirket bug başına 5 bin dolar ödeme yaparken, Facebook'un ödediği miktar 1 milyona ulaştı.

     Teknoloji devleri, üçüncü parti yazılımlara ne kadar minnettar olsa azdır. Web'den mobil platforma uzanan son derece geniş bir dijital dünya da teknik açıklar bulundurmamak neredeyse imkansız.



     Google, bu açıklarını yani 'bug' olarak adlandırılan sistem hatalarını bulan WhiteHat yazılımcıları çok seviyor olmalı ki onları teşvik etmek için önemli bir açıklamada bulundu. (Böcek ifadesinin tamamen 'bug' olmadığı konusuna varalım.)

     'BUG' Avlamaya Devam 

     VentureBeat sitesinin verdiği bilgiye göre, Google bu güne kadar bug tespiti yapan WhiteHat yazılımcılara tam 2 milyon dolar ödeme yaptı.

     Burada dikkat edilmesi gereken nokta, Google WhiteHat'lara ödediği ödülü 5 kat arttırmış olması. Bunun nedeni, tespit edilen bugların kötü amaçlı olarak da satılabilmesi. Bu tür risklerin önüne geçmek, Google için bug bulmak size 5 bin dolar kazandıracak.

Işınlanma Gerçek Oldu



     Bilim insanları tarihte ilk kez bir bilgiyi başka bir yere aktarmayı başardı.

     İsviçre'de yapılan bir deneyde, bir bilgisayar işlemcisine benzeyen katı hal devresinde saniyede 10,000 bitlik bilgi A noktasından B noktasına ışınlandı.

     Hayatta bir tek bilim kurgu filmlerinde karşımıza çıkan 'teleportasyon' yani ışınlanma, ilk kez gerçeğe dönüştü. Zürih'te bulunan Feeral Teknoloji Enstitüsün'de (ETH) yapılan deneyde, saniyede 10,000 bitlik veri, aralarında 6 milimetre mesafe bulunan A ve B noktaları arasında ışınlandı .

    Elde edilen başarı, uzay yolunda gördüğümüz gibi henüz insan gibi büyük kütleli canlı/nesneler için geçerli olmasa da, gelecekte kuantum bilgisayar ile elde edilebilecek inanılmaz işlem gücüne dair önemli bir bilgi sundu .

    Nature dergisinde yayımlanan araştırmada, bilim insanları mikron ölçekli üç elektronik devreyi 7x7 mm'lik bir bilgisayar işlemcisi üzerine yerleştirdi. Devrelerden iki tanesini gönderici mekanizma olarak işlev görürken, geride kalan bir tanesi alıcı görevini üstlendi.

     Deneyde, işlemci mutlak sıfır noktasına yakın  bir dereceye kadar soğutuldu ve ardından devrelerden akım geçirildi.

     Mutlak, sıfır termodinamik ısı ölçeğine göre bir sistemden daha fazla ısının çekilemeyeceği noktayı temsil ediyor. 0 K veya veya -273.15 C olarak bilinen bu sıcaklıkta hiçbir bireysel molekülün hareket edemeyeceğini kabul ediliyor.